Yükünç Vakfı'nın desteğiyle gerçekleştirilen ''Sanat Terapi RESİMLE ARINMA'' Projesi, 27 Haziran 2015 tarihinden itibaren her hafta devam ediyor... Eğitim içeriği aşağıda yer almaktadır.
Sanatla ilgili uğraşlar yetenek dediğimiz el becerisinin geliştirilmesiyle elde edilir. Daha sonra yoğun bir çalışmayla ve ilhamla bu beceri geliştirilir. Çocuklarda bu işleyiş daha doğal ilerler. Her insanda yetenek mevcut olmakla birlikte önemli olan hangi yeteneğe kabiliyetli olduğumuzu keşfedebilmemizdir. Bu keşif neleri sevdiğimiz ve nelere meylettiğimizinde ipucunu verir.
Bu derste sadece resim yapmayı öğrenmek amaçlanmıyor, 'resim yapma'nın zihinsel boyutuyla (doğrudan kalbe ve ruha hitabetmesi) ile beraber kişinin yaratıcılığını geliştiren (sanatsal) yanı üzerinde durulacak. Sanat terapi başlı başına tıbbi bir tedavi yöntemi olarak kullanılmakta. Ancak bizim burada yaptığımız tıbbi bir seans uygulaması değil. Resim yapma metodunu kullanarak hem resim yapmanın keyfini deneyimlemek hem de sanat yoluyla zihinsel bir dinlenme, arınma amaçlamakta. Sanatın insandaki kişisel merkezli yönünü evrensel olana çevirmek, böylece insanı kendisiyle ve evrenle olan ilişkisi üzerinden yeniden değerlendirmek amaçlanmakta.
Geçmişten bu yana farklı kültür ve gelenekte insanlar zihinsel uygulama ve yöntemlerle yeteneklerini keşfe çıkmışlar, zihinsel ve bedensel bir arınma sürecine girmişlerdir. Bilgi olmadan deneyim olmadığı gibi, deneyimi yaşamadan bilginin yararını göremeyiz. Sanatın insanı iyileştiren, duygusal yanını güçlendirip boya gibi incelten bir yanı var. Bu bilgiyi resim sanatıyla deneyimlemeyi amaçlıyoruz. Odaklanma gerektiren bu süreç kişinin yaratıcı yanına hitab etmesi bakımından hem keyifli hemde rahatlama sağlayan bir olanak. Bunu tıpkı bir meditasyon süreci gibi de düşünebiliriz. Resim yaparken de kişi dalınç anındaki gibi odaklanmaya, yükselişe geçer. Ancak zihnimiz dolu olduğunda bu odaklanmayı kolaylıkla sağlayamayız. Zihnimiz sürekli oraya buraya çarpar. Bu tıpkı otobanda hızla giden bir arabanın yoldan sapmasına benzer. Odaklanmaya ancak tecrübeyle ve zamanla ulaşılabilir. Kişi sadece elleriyle resim yapmaz, gözlerimizle görsek de kalbimizle resim çizeriz. Bir çeşit canlı performansın içine dalarız. Sanatta ahenk vardır. Dans eden birinin hareketinde, kuşların belli bir ritimle gökyüzünde seyrinde, dalgaların alçalıp yükselmesinde hep bir ahenk bulunur. En büyük Senfoninin resmini çizerler. Hazret Vilayet Han insanı 'evrenin uzantısı' olarak tanımlar. Zihinsel süreç aracılığıyla 'Evren'in düşünme şekline' uyumlanırız. Görmeyi öğrenme ve hayata geçirme ancak bu uyumlanma sonucu gerçekleşir. Yaşamdaki iniş çıkışlarımız çizgimizi belirler, hayatın içinde duruşumuz o çizgi üzerinde ilerler. Çünkü yaptıklarımız bizden bağımsız olmaz.
Bu çalışma kişinin yaratıcılığını engellemeksizin kendi yolculuğuna çıkmasına ve kendi keşif sürecini yaşamasına olanak sağlayan destekleyici bir süreç: Resim kanalıyla güçlü yanların keşfedilerek bireyin zihinsel ruhsal ve sosyal hayatının geliştirilmesi amaçlanıyor. Her insan ayrı bir renkte. Önemli olan kendi rengimizi bulmak ve doğru malzemeyi kullanmak. Sonrasında kişi otomatik olarak ilerler. Bu ilerleyiş bizde zaten mevcut olana doğrudur; Elimizdeki renkleri nasıl kullanacağımızın bilgisi yine ellerimizde mevcut. Bu süreçte sadece resim yapmayız, görmeyi yeni öğrenen çocuk gibi kainatı seyre dalar, suya girer girmez yüzmeye başlarız. Sanat güzeli görmekse çocuk olmak fayda sağlayacaktır. İçimizdeki en büyük sanatçıyı da keşfe çıkacağız. Yanımıza almamız gereken tek şey samimiyet.
(Nurdan İskender, 27 Haziran 2015)
No comments:
Post a Comment
Note: only a member of this blog may post a comment.